Çanakkale Türküsü 771
Çanakkale içinde aynalı çarşı
Ana ben gidiyom düşmana karşı, off, gençliğim eyvah!
Çanakkale içinde bir uzun selvi
Kimimiz nişanlı, kimimiz evli, off, gençliğim eyvah!
Çanakkale içinde bir kırık testi
Analar babalar ümidi kesti, off, gençliğim eyvah!
Çanakkale üstünü duman bürüdü
On üçüncü fırka harbe yürüdü, off, gençliğim eyvah!
Çanakkale elinde toplar kuruldu
Vay bizim uşaklar orda vuruldu, off, gençliğim eyvah!
Çanakkale köprüsü dardır geçilmez
Al kan olmuş suları bir tas içilmez, off, gençliğim eyvah!
Çanakkale'den çıktım yan basa basa
Ciğerlerim çürüdü kan kusa kusa, off, gençliğim eyvah!
Çanakkale'den çıktım başım selamet
Anafarta'ya varmadan koptu kıyamet, off, gençliğim eyvah!
Çanakkale içinde vurdular beni
Ölmeden mezara koydular beni, off, gençliğim eyvah!
Çanakkale içinde sıra söğütler
Altında yatıyor aslan yiğitler, off, gençliğim eyvah!
Sanatçı: İhsan Ozanoğlu
Çanakkale Türküsü Türküsünün Hikayesi
Çanakkale türküsünün hikayesi oğlu tarafından annesine yazılan bir mektupdan kaynak alınmıştır. Bu mektubun kaynağı Emrullah Nutku'nun "Çanakkale Şanlı Tarihine Bir Bakış" adlı kitabında yer almaktadır. Mektubu yazan, Seyfullah, kitabın sahibi Emrullah Nutku'dur. Seyfullah 1903 yılında doğmuş ve mektubu yazdığı dönemde Çanakkale Sultanisi adı verilen lisede 1. sınıfta öğrencidir. Mektubun tarihi 29 Eylül 1914'dür ve Çanakkale'den annesine göndermiştir. Mektubun tam olarak içeriği;
"Sevgili Anneciğim,
İki yıldır ayrı yaşadığımız bu hayat artık bitiyor. Sana ve aileme kavuşacağım için çok mutluyum. Okulumuz artık hastane olacağı için bizi İstanbul'daki okullara göndereceklermiş. Öğretmenlerimizin büyük kısmı da askere gidiyor, üst dönemlerdeki ağabeylerimiz ise gönüllü olarak askere gideceklermiş. Türkçe öğretmenimiz bugün sınıfa geldi ancak çok durmadı, o da bize veda etti. Giderken bize vakti geldiğinde vatana yapılan hizmetin okulda verilen hizmetten daha kutsal olduğunu söyledi. Kısa zaman önce sokaklardan askerler geçmeye başladı. "Çanakkale içinde Aynalı Çarşı, Anne ben gidiyom düşmana karşı" türküsünü söyleyerek yürüyorlar. Kimileri at sırtında kimileri develerle yol alıyorlar. Top arabaları ve mekkareler de onlara eşlik ediyor. Savaş çıkacağını söylediler. İngiliz ve Fransız gemilerinin boğazda dolaştığını duyduk. Gemiler buraları vuracakmış, ancak yakında İstanbul'a gideceğimiz için ben bunları göremeyeceğim. Oysa görmek isterdim. Sonunda size kavuşacağımı biliyorum
Babamın ve siz anneciğimin ellerinden öperim, kardeşlerime selam ederim.
Oğlunuz Seyfullah."