Açılın Kapılar Şaha Gidelim 2944
Hızır Paşa bizi bizi berdar etmeden
Hızır Paşa bizi berdar etmeden
Açılın kapılar şaha gidelim
Siyaset günleri gelip çatmadan
Yıkılın kaleler dosta gidelim
Kalenin kapısı taştan demirden
Yanlarım çürüdü yaştan yağmurdan
Bir kimsem yoktur ki dostu çağırtam
Açılın kapılar şaha gidelim
Yıkılın kaleler dosta gidelim
Çıkalım bakalım kale başına
Mümin müslümanlar gider işine
Bir ben mi düşmüşüm can telaşına
Açılın kapılar şaha gidelim
Yıkılın kaleler dosta gidelim
Pir Sultan Abdal'ım hey Hızır Paşa
Bizi hasret ettin kavim gardaşa
Yazılan mı gelir sağ olan başa
Açılın kapılar şaha gidelim
Yıkılın kaleler dosta gidelim
Sanatçı: Pir Sultan Abdal
Açılın Kapılar Şaha Gidelim Türküsünün Hikayesi
Türkünün hikayesi için birkaç farklı kaynak bulunmaktadır. Yazılan birçok kaynağa göre Sivas'ın Sofular köyünde Hızır isminde bir adam yaşar. Hızır yaşadığı köydeki ahlaki değerlerin bozulduğundan ve kültürel bağlılıklarından uzaklaşıldığı, bunun yanlış olduğunu düşünerek köyünden ayrılır. Köyünün yakın yerlerden birinde Banaz'a yerleşir. Bir süre burada yaşadıktan sonra Pir Sultan Abdal'ı duyar ve dergahına gitmeye başlar. Dergaha mürid olmak ve hizmet etmek istediğini Pir Sultana söyler ve 7 yıl boyunca bu dergahta hizmet eder. Bu süre boyunca Pir Sultan'ın kimlere dua edip arkasında durduysa o kişilerin önemki yerlere geldiğini farketmiş ve kendisinin arkasında durup dua etmesini istemiştir.
Bu isteği üzerine Pir Sultan Hızır'a ben senin için dua ederim ama sen güçlü birisi olursan bu düzeni değiştirmek yerine ortak olmayı seçersin. Yetiştiğin yeri unutur karşı çıksam beni bile asabilirsin demiştir. Pir Sultan bir süre sonra Hızır'a güvenir kendi isteğiyle onu İstanbul'a gönderir. Hızır için duasını eksik etmez.
Hızır saraya yerleşir ve çok katkıları olur ve kısa zamanda yükselir. Paşa ünvanı verilir ve Sivas'a dönemin valisi olarak atanır. Vali olarak atanan Hızır Paşa burada insanlara zulum eder ve görevi boyunca insanların haklarını yer, adaletli olmaz. Sivas'a atandıktan sonra Pir Sultan'ı huzuruna çağırır ve onun için büyük bir sofra kurdurur. Pir Sultan bu davet üzerine Hızır Paşa'nın yanına gider. Sofraya oturulur fakat Pir Sultan herhangi birşey yemeyi kabul etmez. Hızır Paşa nedenin sorar, Pir Sultan'da bu sofra haram sofrasıdır, insanların haklarını yemektesiniz der. Şaşıran Hızır Paşa haramı helali Allah bilir diye cevap verince, Pir Sultan bu yemekleri ben değil köpeklerim bile yemez der. Bunun üzerine köpekler getirilir ve önlerine iki yemek konur. Sofradan alınan yiyeceklere köpekler dokunmaz. Bunun üzerine çok sinirlenen Hızır Paşa, Pir Sultanı zindana attırır.
Bir süre sonra siniri geçen Hızır Paşa zindana giderek, Pir Sultan'a tek bir koşulda onu affedeceğini söyler. Şart ise Pir Sultan'ın bir şiir söylemesi ve içinde Şah kelimesinin geçmemesini istemektedir. Pir Sultan ise yazdığı şiirde Şah kelimesini defalarca kullanmıştır. Bu durum üzerine Hızır Paşa Pir Sultan'ın idam emrini vermiştir.